Sizin İçin Seçtiklerimiz
[03 Eylül 2010]

Bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama bu defa, evet bu defa Deva Babanın kalbini bir hayli kırdım.

[29 Eylül 2010 ]

Bir filmde duymuştum ve sürekli hatırlarım : '' Ben insanların nereden geldiklerine değil nereye gittiklerine bakıyorum. ''

[16 Eylül 2010 ]

Zamanlı zamansız, ama hep ansız, dilimi ve zihnimi yokluyor bir dizi söz.

Edebiyatın Mus'ab'cası‎ | Edebiyat Hakkında Her Şey

Sizin icin sectiklerimiz


 

DEVA BABA VE BEN

Bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama bu defa, evet bu defa Deva Babanın kalbini bir hayli kırdım. Gerçekten nasıl yaptığımı bilmiyorum.Bu zamana kadar yanımda olmasına rağmen ona bir türlü isim verememiştim.Yani o benim için bir pir- i fani. Adını daha koyalı iki hafta oldu olmadı.Adı bir ezgiden geldi. Gerçekten her çare arayışımda bana destek veren bir hayalin olduğunu biliyordum. Adına Deva Baba dedim.Çünkü eğer bir şeyin adı varsa varlığı daha çok hissedilirdi. İsimle Ateş Arasında kitabında bunu böyle öğrendim. O kitapla tanıdım Aşkı, Mansur'u,Nihadeyi, Küçük Nuru,İsmi ve nihayetinde Ateşi. Bunlar gibi bir isim koydum Ona, koluma girsin diye bu yolda. 

Şimdi bir çaresizlik içinde çırpınıp duruyorum. Zannediyordum ki Deva Baba çıkar gelir ve girer koluma.Bu defa olmadı. Belki çıkıp gelecek bir yerlerden ama şu an değil galiba. Korkuyorum, kalbinimi kırdım acaba ?

Yeniden özür diliyorum senden Deva Baba, bu ayrılık sürmez oldu anla. Ben yine muhtaç kaldım seninle vuslata. Aynı yerdeyim, bıraktığın yerde. Bir isteğim var senden daha önce söylemiştim yenilemek istedim : 

 '' DEVA BABA BANA SÖYLE
BU BENDE Kİ HAL NE BÖYLE
ÇEKTİĞİMİZ ONCA ÇİLE
REVAMI SÖYLE ''

                                                        ( Mus'ab ATICI)

______________________________________________


 
DÜŞÜN(CE)

Bir filmde duymuştum ve sürekli hatırlarım : '' Ben insanların nereden geldiklerine değil nereye gittiklerine bakıyorum.

''Biz mahcupluğun , iyiliğin , kötülüğün ve daha nice duyguların girdabında çırpınıp duran insanoğluyuz. Değerimizi kendi elimizle topluyoruz.

Bir büyük koşunun ortasına bırakılmışken ve her an imtihanlarla karşı karşıya kalırken, yeniden bir yolculukla içimize dönüyoruz. Aslında kendimizle yüzleşirken insanlıkla, hayatla yüzleşiyoruz. Ağlayanla ağlamak , sevinenle sevinmek , yürümek , durmak.... bunların ne büyük nimetler olduğunu düşününce anlıyoruz. Denizin değerini en iyi deniz görmeyen bir insan bilebilir belki ve balıklar derya içinde susuz kalmışlardır.Çünkü balık içinde bulunduğu nimeti idrak edemez.Nedeni çok basit balıklar düşünemezler, peki ya düşünmeyi bilen mukayese gücü olan ama bir an kendi iç muhasebesini yapamayan ya da yapmayan insanoğlu ? Sizce düşünmeyen bir insanla bir umman ortasında balık aynı yerde durmuyorlar mı?

Bir insanın vasfı ya da yaptığı şey her ne olursa olsun, insan başkasını bilmek istiyorsa önce kendini öğrenerek yola çıkmalı.İşin tuhaf noktası da şu, yukarıda bahsi geçen sözü Amerikalı bir banka hırsızı ve FBI açılış sebebi olan John Dillinger söylemiş.Bazılarına göre büyük bir suçlu, bazılarına göre modern bir Roben Hood, ama her ne olusa olsun yukarıda sözü ile gayet haklı.Belki bir suçlu ama düşünen bir suçlu. İnsanlar her zaman bir yerlerden gelir ama düşünerek ve yorumlayarak bir yerlere giderler.. Herkese iyi yolculuklar 

                                                                                                                                                                           ( Mus'ab ATICI)

______________________________________________


 
BENİ ÖLDÜRMEYE

Zamanlı zamansız, ama hep ansız, dilimi ve zihnimi yokluyor bir dizi söz. Ve ardında yardımcısı bir melodi . Gayri ihtiyari tekrarlıyorum. Ve aniden susuyorum.

‘' Sabah olmaz buralarda, akşam kederli. Beni öldürmeye aşkını gönder sevgili’’

Bir yakarış , bir kurtuluş muştusu gibi. Sevgiliden son istek ve ona hediye edilmek istenen son şey.

İstek ; ‘’Aşkını bana gönder sevgili ‘’, Peki neden ?

Cevap ; ‘’Beni (aşığı)  öldürmesi için’’

Hediye; Aşığın canı zavallı acı çeken kalbi

Bir aşık neden böyle istesin ki? Cevap oldukça basit. ’’Sabah olmaz buralarda akşam kederli’’ yani şu söylenmektedir sevgiliye : Artık ne sabah oluyor gecelerin ardından ne de akşam o şuh havasıyla şehri sarıyor. Ne sabahın cıvıltılı kuş sesleri kaldı sokaklarda ne akşamın o güzel gün batımları.Böylelikle tek bir çare kalır sevenin kalbine, aşkın aşk elinde can vermesi. Zavallı, bir imtihanın tam ortasındadır. Bir taraf aşk bir taraf acı. Kıldan ince kıldan keskin bir yol olmuştur aşk  sevdalı için. İşte canını aşkı alsın ister aşık. Tüm gayreti bunun içindir.

Nereden bakarsak bakalım, ne şekilde ele alırsak alalım bu şuur üstü bir olay yani Aşk. Pervanenin ateşe aşkıda, Mevlana’yı deli divane edip semaya durduranda, Hz. Yakub’un gözlerinden damla damla düşende. Peki Mecnunu çöllere düşüren Ferhat’a dağ deldiren aynı aşkın tecellisi değil mi ? Aşk o ki bizi hiç yalnız bırakmayacak.

Yine başladı işte yine...

‘’Sabah olmaz buralarda akşam kederli. Beni öldürmeye aşkını gönder sevgili‘’

 (  Mus’ab ATICI )

image

Allahım! Neden Bana Cevap Vermiyorsun? Devamını oku...

image

İstihare namazı kıldım dua ettim büyük zaradan kurtuldum.Devamını oku...

image

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim tebdili kıyafet yapmış Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş.Devamını oku...

image

Sizin evinizde ne kadar eşya var hiç saydınız mı? İşte çok ibretli bir hikaye.Devamını oku...

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol