Dusunce
Bir filmde duymuştum ve sürekli hatırlarım : '' Ben insanların nereden geldiklerine değil nereye gittiklerine bakıyorum.
''Biz mahcupluğun , iyiliğin , kötülüğün ve daha nice duyguların girdabında çırpınıp duran insanoğluyuz. Değerimizi kendi elimizle topluyoruz.
Bir büyük koşunun ortasına bırakılmışken ve her an imtihanlarla karşı karşıya kalırken, yeniden bir yolculukla içimize dönüyoruz. Aslında kendimizle yüzleşirken insanlıkla, hayatla yüzleşiyoruz. Ağlayanla ağlamak , sevinenle sevinmek , yürümek , durmak.... bunların ne büyük nimetler olduğunu düşününce anlıyoruz. Denizin değerini en iyi deniz görmeyen bir insan bilebilir belki ve balıklar derya içinde susuz kalmışlardır.Çünkü balık içinde bulunduğu nimeti idrak edemez.Nedeni çok basit balıklar düşünemezler, peki ya düşünmeyi bilen mukayese gücü olan ama bir an kendi iç muhasebesini yapamayan ya da yapmayan insanoğlu ? Sizce düşünmeyen bir insanla bir umman ortasında balık aynı yerde durmuyorlar mı?
Bir insanın vasfı ya da yaptığı şey her ne olursa olsun, insan başkasını bilmek istiyorsa önce kendini öğrenerek yola çıkmalı.İşin tuhaf noktası da şu, yukarıda bahsi geçen sözü Amerikalı bir banka hırsızı ve FBI açılış sebebi olan John Dillinger söylemiş.Bazılarına göre büyük bir suçlu, bazılarına göre modern bir Roben Hood, ama her ne olusa olsun yukarıda sözü ile gayet haklı.Belki bir suçlu ama düşünen bir suçlu. İnsanlar her zaman bir yerlerden gelir ama düşünerek ve yorumlayarak bir yerlere giderler.. Herkese iyi yolculuklar
( Mus'ab ATICI)